'Emeğimizin karşılığını almak çok güzel bir duygu'

Güncelleme: 06 Mart 2016 Pazar, 09:56:39

SHOW TV’nin zirvedeki dizisi ‘İlişki Durumu: Karışık’ın Ayşegül’ü Seren Şirince, “Çekimlere başladığımız ilk gün güzel bir şey yakalayacağımızı biliyorduk. Beklediğimizin üzerinde ilgi gördük ve çok mutlu olduk” diyor. Başarılı oyuncu ekliyor: “Emeğimizin

SHOW TV’nin zirvedeki dizisi ‘İlişki Durumu: Karışık’ın Ayşegül’ü Seren Şirince, “Çekimlere başladığımız ilk gün güzel bir şey yakalayacağımızı biliyorduk. Beklediğimizin üzerinde ilgi gördük ve çok mutlu olduk” diyor. Başarılı oyuncu ekliyor: “Emeğimizin karşılığını almak çok güzel bir duygu”

 

İlişki Durumu: Karışık’ta işler karıştı galiba.

 

Vallahi epey karıştı, herkesin birbirine dönme hali var. (Gülüyor) Ama her şey güzel gidiyor. İşimizi ciddiye alarak yapıyoruz. Çekimlere başladığımız ilk gün, güzel bir şey yakalayacağımızı biliyorduk. Fakat beklediğimizin üzerinde ilgi gördük ve çok mutlu olduk. Emeğimizin karşılığını almak çok güzel bir duygu.

 

‘TV TİCARİ BİR MECRA OLARAK GÖRÜLÜYOR’ 

 

Senin için ‘ezberbozan oyuncu’ diyorlar. Bu tanımlamayı ilk duyduğunda ne hissettin?

 

(Kahkahalar) Mutlu oldum. Türkiye’de uzun boylu olmak ve güzellik algısı çok enteresan. Bunun oyunculukla bağdaştırılmasının nedeni de bence televizyon. Dünyada bu işler böyle yürümüyor. Mesela ‘Orange Is The New Black’ diye kadın hapishanesinde geçen bir dizi var. Her tip oyuncu var. Benim için kilolu bir insan da güzel olabilir, güzellik anlayışım ona göre ilerlemiyor.

 

 Bir dakika, sen çirkin bir oyuncu değilsin.

 

(Gülüyor) Beni güzellik algısından çok yapılan işin inandırıcılığı, oyunculuk kısmının fark edilmesi mutlu etti. İnşallah dizilerde gerçekten oyuncu olanlar oynar. Çünkü çok iyi oyuncu olan ama şu anda işsiz olan arkadaşlarım var.

 

 Yarışmalardan çıkan güzel kızlar ya da yakışıklı erkekler birçok dizide karşımıza çıkıyor. Bu durum seni rahatsız ediyor mu?

 

Yetenek denen bir şey var. Biri bir karekteri çok iyi oynayabilir ama bu, o insanın içinde barınan bir şeyse ve onu yaratmamışsa, benim gözümde ‘çok iyi oyuncu algısı’na tekabül etmiyor. Yarışmalardan çıkan çok yetenekli insanlar var. Fakat bence iyi oyuncu her şeyin altından kalkabilen ve onu yaratabilen oyuncudur. Ama bu işi gerçekten meslek olarak yapmak isteyen çok az. Özellikle televizyon ticari bir mecra olarak görülüyor.

 

‘TANINMAK BANA ŞAŞIRTICI GELİYOR’ 

 

Sen oyuncu olmaya nasıl karar verdin?

 

Aslında yönetmen olmak istiyordum, hâlâ da olmak isterim. Mesleğe böyle bir eğilimim vardı. Aslında arkadaşlarım sayesinde oldu. “Neden düşünmüyorsun?” dediler. “Bir deneyeyim” dedim. İzmir’de Han Tiyatrosu’na girdim. Ders aldım ve konservatuvarı ilk senemde kazandım.

 

 İlkokuldayken ne olmak istiyordun?

 

Her şeyi olmak istedim. Doktor, avukat, astronot... Anaokuluna giderken, evde kuzenlerimle hep gösteriler hazırlardık. Annem, “Küçükken ne olacağın belliydi” der.

 

 Çocukluk yıllarında hangi ünlüleri severdin?

 

Kemal Sunal ve Şener Şen’i çok severdim. Müzisyen olarak da Umay Umay’ın klipleri çok hoşuma giderdi. Elimde tarakla televizyonun karşısında dans ettiğim zamanları hatırlıyorum. (Gülüyor) Barış Manço’nun da hastasıydım.

 

Yıllar geçti ve tanınan bir oyuncu oldun. Bu sende nasıl duygular uyandırıyor?

 

Ben Anadolu yakasında oturuyorum. Orada insanlar pek yanıma gelmiyor. Ama geçenlerde Avrupa yakasında bir alışveriş merkezine gittim. Orada tanındığımı anladım, çünkü oturamadım. (Gülüyor) Garip ve tuhaf geliyor. Bir hafta önce normal bir müşteri gibi gittiğin restorana, dizi yayınlandıktan sonra gidince, “Merhaba, hoşgeldiniz” durumu oluyor. Bana şaşırtıcı geliyor.

 

‘İNSANLAR sen ne kadar ufaksın diyor’

 

Sette senin için takozlu bir yol yaptıkları doğru mu?

 

Evet, ‘Seren’in Yolu’ diye bir isim bile koyduk. “Ne yapayım? Adamlar 2 metre” dermişim. (Kahkahalar) Sokakta insanlar yanıma gelip, “Ay sen ne kadar ufaksın” diyorlar. Cem Yılmaz’ın, “E uzun mu dedik?”i gibi bir durum oluyor. Ben çekimlerde rol arkadaşlarım için çok üzülüyorum. Berk (Oktay) o yollardan geçmeye falan çalışıyor. (Gülüyor)

 

Ne kadar boyun?

 

Boyum 1.55. İnternette yaşımla ilgili de yanlış şeyler yazıyor. Doğrusunu buradan söyleyeyim, 1991 doğumluyum yani 25 yaşındayım.

 

Bir de ekranda kilolu gibi duruyorsun ama çok zayıfsın...

 

Zayıf mıyım? Biraz kilo aldım aslında. Ekran 5 kilo fazla gösteriyor. Aslında 45 kiloyum.

 

Çok mu spor yapıyorsun?

 

Sadece 2 gün set boşluğum var, o 2 günde mutlaka pilates yapıyorum. Ama zayıflamak için değil, bedensel rahatlama için.

 

‘Meltem Cumbul bana çok şey kattı’

 

Tiyatro da devam ediyor. ‘Göl Kıyısı’nda Meltem Cumbul, Yiğit Özşener, Ushan Çakır ve Pelin Ermiş ile birlikte oynuyorsun.

 

Ekibimle çok mutluyum. Özellikle Meltem Cumbul bana çok şey kattı. Çok değerli bir dostum, bu oyunun kapısını bana açan da odur. İzleyicilerimizi tiyatroya da bekliyoruz.

 

‘Âşık olunca mutlu oluyorum’

 

Dizide peşinden çok yakışıklı 2 erkek koşturup duruyor. Okul yıllarında da bu kadar popüler miydin?

 

Yok, hiç öyle bir durumum yoktu. Ancak dizilerde oluyor. (Gülüyor)

 

 2 aşk arasında kaldın mı?

 

Hiç öyle bir durum yaşamadım. Zaten kafam bir yere takılı olduğu için, ikinciyi görme şansım olmaz.

 

Senin ilişki durumun nasıl?

 

Özel hayatımla ilgili hiç konuşmuyorum, o konulara hiç girmeyelim.

 

 Peki âşık olunca nasıl olursun?

 

Güzel bir insan olurum. Mutlu oluyorum.

 

 Sana göre aşk nedir?

 

Aşk bence yaşadığın zaman ve durum karşısında değişen bir şey. O yüzden, aşk ruhun yeniye duyduğu heyecanın en güzel yansımasıdır.

 

‘Bir silkelenme dönemi yaşadım'

 

Dizide Ayşegül anne-babasını kaybetmiş. Senin hayatında kayıplar oldu mu?

 

10 sene önce en yakın arkadaşımı kaybettim. Bana çok ağır gelmişti. Çünkü ölümle ilgili kafamda henüz bir algı yoktu. Ardından çok yakın olduğum birkaç insanı daha kaybettim. 

 

Yaşadığın kayıplar seni erken olgunlaştırmış olabilir mi?

 

Ölüm gibi bir gerçekliğin yanında, diğer her şey bomboş geliyor... Birini kaybedince, dünyadaki her şey sana anlamsız geliyor. İnsanın kendi kendisiyle yalnız kaldığı bir süreç oluyor. İşte o süreç insanı olgunlaştırıyor. Ben epey yalnız kalıp içime dönmüştüm.

 

 Peki hayata ne döndürdü seni?

 

Dostlar ve zaman. Bir silkelenme dönemi yaşadım.