'Baba'nın ikinci sezonunda oyuncu kadrosuna dâhil olan Levent Ülgen, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan'a verdiği röportajda dizinin hangi özellikleriyle fenomen olduğundan, canlandırdığı 'Selahattin' için referans aldığı kişi veya kişiler olup olmadığı konusunda açıklamalarda bulundu.
Show TV’nin fenomen dizilerinden ‘Baba’nın kadrosuna dâhil oldunuz. Teklif geldiği zaman dizi hangi özellikleriyle sizi etkilediği için yer almayı kabul ettiniz?
İlk sezon diziyi çok fazla izleyememiştim. 2. sezon için senaryo geldiğinde, konunun bir hayli değiştiğini ve yeni karakterlerin diziye girdiğini gördüm. Bana önerilen rolü çok sevdim. Benim için çok renkli ve farklı bir rol olduğunu düşündüm. Yani rol beni heyecanlandırdı ve kabul ettim.
‘Selahattin’ karakteri ‘Baba’nın yeni sezon ilk bölümüyle izleyiciler üzerinde derin bir etki bıraktı. Ki bu etkiyi önceki yapımlardaki rollerinizde de görmüştük. Böyle bir etki bırakmanın alâmetifârikası nedir?
Sanırım bir rolü oynamak için önce heyecanlanmak gerekiyor. Yani rol eğer beni heyecanlandırıyorsa ve içimde o rolü oynamak için müthiş bir istek duyuyorsam o zaman daha istekli ve daha mutlu hissediyorum kendimi. Sanırım bir şeyler becerebiliyorsam temel sebebi bu olsa gerek. Yani yaptığınız işi sevmek, hem de çok sevmek. Ondan keyif almak.
Selahattin karakterini çıkarırken özellikle referans aldığınız bir şeyler oldu mu?
Selahattin karakteri kötü bir insan, yani kendinden başka hiç kimseyi düşünmeyen, sadece kendi çıkarını düşünen, insanlara kötülük etmekten zevk alan bir insan. Üstelik suçlu da bir insan. Etrafına suçluları, kanun kaçaklarını toplamış,onları koruyarak, onları saklayarak kendine hizmet ettiriyor, neredeyse köle gibi kullanıyor. Bunu yaparken de bazen dini duyguları istismar ediyor. Öyle kötü insanlar ne yazık ki etrafımızda, ülkemizde, dünyada o kadar çok ki o yüzden referans alacak çok kişi var.
Sizce ‘Baba’nın fenomen bir dizi olmasının temel nedenleri nelerdir?
Öncelikle iyi bir senaryosu var. Olay kurgusu çok iyi. Bunun yanı sıra oyuncular bence çok başarılı. Özellikle yönetmenlerimiz uzun süredir hasretini çektiğim bir titizlikle ve çalışma sistemiyle kotarıyor işi. Dolayısıyla dizinin fenomen olmaması için hiç bir neden yok. Umarım daha da yükselir izlenme oranları ve devam ederiz diye düşünüyorum.
‘Baba’da sizin gibi usta isimlerin yanında birçok genç ve başarılı oyuncuyla beraber oynuyorsunuz. Özellikle tv dizilerinde böyle bir ekiple çalışmanın sizin için avantajları nelerdir?
Devam eden bir işe dahil olmak benim için öyle kolay bir şey değil aslında. Çünkü bir sezondur devam eden bir iş, yani beraber çalışmış, üretmiş bir ekip var,hem oyuncu hem teknik, hem reji anlamında. Buraya böyle bir anda girmek ve birden uyum sağlamak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değil. Ama benim şansım herhalde ,ben çok çabuk uyum sağladım, onlar da sağ olsunlar beni içlerine kabul ettiler.
31 farklı tiyatro oyunu için ise yüzlerce kez sahneye çıktınız. Tiyatro oyunculuğu performansınızı da değerlendirmenizi rica edebilir miyim?
Elbette tiyatro benim için hem zihinsel,hem ruhsal ,hem fiziksel ve duygusal olarak başka bir dünya ,bir beslenme ve yaşam kaynağı. O yüzden tiyatroyu ben her zaman yaptığım işlerden hep ayrı bir yere koymuşumdur. Hiçbir zaman tiyatro yapmaktan vazgeçmemişimdir. Çünkü sahnede olmak çok başka bir duygu seyirciyle birebir o ilişkiyi yaşamak, o enerjiyi ,o sinerjiyi paylaşmak çok başka bir duygu .Onun verdiği keyfi, onun verdiği hazzı başka bir şeyden almak mümkün değil.Elbette dizilerde oynamak, sinemada oynamak da büyük bir keyif ,onların da çok öğretici -geliştirici yanları var , ama tiyatro her zaman ermeydanı, tiyatro her zaman baba ocağı.
‘Hallederiz Kadir’ karakterini fenomen hale getirdiniz. Öyle ki ‘Hallederiz Kadir’i cümlesi günlük konuşma lugatına girdi. Biliyorum, oyuncular bir rolün üzerlerine yapışmasından endişe ederler. Bu endişenin nedeni nedir? Ve ‘Hallederiz Kadir’in kariyerine etkilerinin neler olduğunu söyleyebilir misiniz?
Benim aslında hep hoşuma gitti “Hallederiz Kadir“ denmesi ya da Akasya durağındaki Sinan karakterinin tespihi “tırın tırın tırınının” diye sallaması.O rollerin üzerime yapıştığını hiç düşünmüyorum, yani öyle bile olsa bu beni rahatsız etmiyor. Çünkü “ hallederiz“ denildiğinde ya da tespih gördüğünde insanlar akıllarına benim gelmemin nesi kötü ki?Tam tersi mutlu ediyor beni. Zaten tiyatroda bir sürü değişik rol oynuyorum. İşte şimdi de bu dizide insanların hiç beklemediği bir roldeyim. Eğer bu rolümü de izleyiciye kabul ettirebilirsem ne mutlu bana.
Kariyerinizin bu döneminde kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Mesleki kariyer elbette çok önemli ve özel bir şey ama inanın bana ben bu mesleğe ilk adımını attığım andan itibaren hiçbir zaman kariyer ya da başka bir şey düşünmedim.Düşündüğüm tek şey gerçekten yaptığım işten zevk almaktı. Oynamak, oyun oynamak benim için hep eğlence olmuştur o yüzden de ben sanırım biraz kendimi eğlendirmeyi seviyorum. Ben eğlenirken izleyenler de eğleniyorsa işimi yapıyorum demektir.
Oyunculuk size neler ifade ediyor?
Yaptığım işi gereğinden fazla yüceltmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum.Her meslek kendine göre gayet önemlidir.Bir beyin cerrahı da,bir temizlik işçisi de bir değere sahiptir. Bence önemli olan işini seve-isteye, zevkle yapmaktır. Dediğim gibi oyunculuk benim için bir yaşam kaynağı, çok büyük bir keyif. Ben işimi yapmaktan, hele hele iyi yapmaktan büyük zevk alıyorum.
Bir oyuncunun sahip olması gereken olmazsa olmaz nitelikler sizce nelerdir?
Her işin kendine göre kuralları vardır, bazı beceriler gerektirir kuşkusuz. Elbette bazı işler özel yetenekler gerektirir. Oyunculuk da bunlardan biri. Öncelikle bir yetenek, bir yatkınlık şart. Çalışmak, gelişmek kaçınılmaz kural. Eğitim; olsa çok iyi olurlardan. Sevgi, tutku, aşk itici güç. Bir oyuncu olabildiğince donanımlı olmak zorundadır. Entelektüel anlamda, fiziksel, kültürel olarak. Hemen hemen her konuda bilgi, görgü, yetenek sahibi olmalıdır.Ama bence temel nokta ZEKA dır.
Oyunculuğunuzun yanı sıra yönetmenlik çalışmalarınız da bulunuyor. Planlarınız, hedefleriniz arasında senaryo üzerine de çalışmalarda bulunmak var mı? Her oyuncunun zihninde belli hikâyeler bulunur. Sizin zihninizde özellikle yer alan, “Şunu bir senaryolaştırıp da çeksek” dediğiniz hikâyenin konusu nedir?
Oyunculuk ve yönetmenlik dışında diğer öğelere pek eğilimim olmadı maalesef. Denemeye çalıştım ama kendimi pek başarılı bulamadım. Bu yüzden de işi daha iyi yapanlara, bu konuda daha fazla kafa yorup, emek verenlere bırakmanın daha doğru olacağını düşündüm.Çünkü herkes her işi yapamaz. Yapmamalı da zaten.